Kayıtlar

Kasım, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kadına Şiddete Hayır

Resim
Kadın olmak, bu ülkede cesaret ister. Çünkü her an bir “hanzo”yla karşılaşabilirsin. Ne mi hanzo? O erkeği tanımlayan bir kelime; kadını ikinci sınıf gören, ona hak ettiği saygıyı ve özgürlüğü vermeyen, onun yerini sürekli olarak aşağıda tutmaya çalışan o yaratıklar. Batıdan doğuya gidildikçe, bu hanzoluk daha da belirginleşiyor. Batıda belki fiziksel şiddet daha azdır, ama o psikolojik şiddet, o ikincilleştirme hala her sokakta, her evde, her işyerinde var. Doğuda ise bu mentalite daha da derinleşiyor, kadının varlığı tamamen yok sayılıyor. Bazen de dinin, geleneğin arkasına saklanarak kadına yönelik saygısızlık pervasızca sürdürülüyor. Kadınların ezilmesinde, en büyük etkenlerden biri bu hanzo egemenliğidir. Erkekler, kendi iktidarlarını devam ettirmek için kadını sürekli olarak aşağılıyor. Batıdan doğuya gidildikçe, bu egemenlik daha da belirginleşiyor. Batıdaki bazı ritüeller, kadının iş gücüne katılımını engellemiyor, fakat batıdan doğuya doğru gidildikçe o saçma din ritüelleri ...

Baba Yetmiş Yıl Yetecek Bir Özlem

Resim
Bazı yaralar vardır ki insan büyüdükçe daha da derinleşir. Babamın yokluğu, tam on dört yıldır her gün içimi aynı acıyla yakıyor. Beni hayatta ilk kez gerçekten büyüten, ilk kez kendimle baş başa bırakan bir eksiklik… Ve ardında yetmiş yıl yetecek kadar bir gönül açlığı bıraktı. Bu ne büyük bir cömertlik, baba… Babam, beni her halimle tanırdı. Bazen ben susardım, o gözlerime bakar ve içimdekini görürdü. Gençlik yıllarımda bir aşkın altında ezilirken, bunu anladığını hissettiğimde şaşırmıştım. Söylememiştim, ama o biliyordu. Kalbimin, bir hayalin peşinde sürüklendiğini fark etmişti. Sessizce yanıma oturur, anlamsız konuşmalar yapar gibi görünürdü ama söylediklerinin her kelimesinde bir teselli gizliydi. Bir keresinde, dalgın bir hâlde pencerenin önünde oturduğumu görüp yanıma gelmişti. Çayını yudumladıktan sonra bir süre sessiz kaldı. Sonra, “Kalbin yorulmuş gibi duruyor. Ama dinlenir, merak etme. Herkesin kalbi bir gün yorgun düşer” demişti. O zaman o sözlerin ne anlama geldiğini pek k...

Sedat Peker

Resim
  Sedat Peker, halkının derdini dert edinmiş, adaletin peşinden koşan, en zorlu zamanlarda bile garibanın, hastanın, fakirin yanında olmuş bir adamdır. O, sadece sözde değil, özde halkın adamıdır. Ne zaman halk sıkıntıya düşse, o hep ön saflarda, en önde, bir el uzatmak için hazır olmuştur. Her zaman güçsüzün yanında, haksızlığın karşısında durmuş, halkı için mücadele etmiştir. Sedat Peker’in, sadece kendi ailesine değil, tüm toplumun çocuklarına, gençlerine, yaşlılarına sahip çıkan bir kalbi vardır. Yüreği, sadece kendisini değil, herkesi kucaklar. O, bir aile babasıdır ama sadece kendi evladına değil, toplumun bütün fertlerine karşı sorumluluk hisseder. Her zaman da bunun gereğini yapmıştır.  Sedat Peker, halkının derdini dert edinmiş, adaletin peşinden koşan, en zorlu zamanlarda bile garibanın, hastanın, fakirin yanında olmuş bir adamdır. O, sadece sözde değil, özde halkın adamıdır.                           ...

Aziz Yıldırım Fenerbahçedir

Resim
  Aziz Yıldırım’ı anlatmaya kelimeler yetmez. Fenerbahçe’nin sadece başkanı değil, bu kulübün nefes aldığı ciğeri, yürüdüğü ayağı, vurduğu yumruğudur o. Aziz Yıldırım dediğin, her Fenerbahçelinin gönlünde bir kahramandır. Hele hele şu 3 Temmuz süreci… O süreç, onun gerçek bir lider olduğunu cümle aleme gösterdi. Hakkını verelim; o gün başka biri olsaydı, Fenerbahçe’nin hali nice olurdu kim bilir? “Bizi Yıkamazsınız” Dedi, Yıkılmadı! Bak o 3 Temmuz’da Fenerbahçe’ye karşı masa başında ne oyunlar kurdular! “Şike” dediler, “örgüt” dediler, akla hayale gelmeyecek ithamlarla Aziz Yıldırım’ı hedef aldılar. Ama unuttukları bir şey vardı: Aziz Yıldırım ne kolay lokmaydı, ne de yalnız bir adam. Yanında milyonlar vardı, arkasında Fenerbahçe gibi bir dağ! O ne yaptı? Çıktı dedi ki: “Bizi yıkamazsınız! Fenerbahçe’nin başını eğdiremezsiniz!” Savcılar, hakimler, medya algılarıyla üstüne çullandı. Ama Aziz Yıldırım dediğin, eğilmez, bükülmez! Cezaevine girdiğinde bile davasından dönmedi. “Ne...

İoanna Kuçuradi: İnsan Olmanın Etiği ve Evrensel Eşitlik

Resim
  İnsanlığın Mimarı: İnsanlık, tarih boyunca kendi varoluşunu anlamlandırmaya çalışırken, en temel sorularını felsefenin kılavuzluğunda sormuştur: İnsan nedir? Eşitlik neye dayanır? Adil bir yaşam mümkün müdür? Bu soruların peşinde koşan birçok düşünür olmuştur, ancak İoanna Kuçuradi, insanın yaratılışındaki eşitliği, hak ve hürriyetlerini anlamlandıran ve bu kavramları yaşanabilir bir dünya için etik bir çerçeveye oturtan bir filozof olarak öne çıkar. Kuçuradi’nin düşüncesi, insanı insan yapan değerlerin, ahlaklı bir yaşamın ve evrensel eşitliğin savunusudur. Ona göre, insan hakları ve özgürlükler sadece yasal metinlerde yer alan soyut ifadeler değil, somut gerçekliklere dönüştürülmesi gereken evrensel değerlerdir. İnsan, doğası gereği eşittir; ama bu eşitlik, yalnızca biyolojik ya da sosyal bir kavrayışa indirgenemez. Kuçuradi, insan olmanın etiğini bu eşitliğin ahlaki temelinde arar. Ahlak ve etik, onun felsefi düşüncesinde birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Kuçuradi’ye gör...

Feto & Akp ortaklığı

Resim
Bu memlekete ne oldu? AKP ve FETÖ’nün elinde milletin vicdanı, adaleti, insanlığı yok oldu! Çocuklar aç, gençler işsiz, kadınlar eziliyor, bebekler ölüyor. Bu düzen halkı açlığa, çaresizliğe ve karanlığa sürükledi. Bunlar bir gün bile halk için çalışmadı, hep kendilerine çalıştılar! 15 Temmuz’da köprüye emirle çıkarılan askeri öğrencilerin başları kesildi. Emir dinleyen masum çocuklar linç edildi. Peki suçlular nerede? Adli kontrolle salınıyırlar! Bu nasıl bir adalet? FETÖ’nün ve AKP’nin ortak olduğu o gecede masumlar ölüme terk edildi, suçlular bugün el üstünde tutuluyor. Yeni doğmuş bebekler bile bu düzenin kurbanı oldu! Bizzat Sağlık Bakanlarının sahip olduğu özel hastanelerde öldürüldüler para için. Bu nasıl bir vicdansızlık? Bebeklere bile düşmanlık eden bir düzeni nasıl kabul ederiz? Öğrenciler Aç, Eğitim Çöktü Çocuklar aç karnına okula gidiyor, deftersiz, kalemsiz eğitim almaya çalışıyorlar. Sabah okula gidiyorlar, ama yemek yok, mont yok. Milli Eğitim Bakanı çıkmış “laiklik dış...