Kayıtlar

Gölgedekiler

Resim
  Gölgedekiler (Dört Kapı Kırk Makam) – Okan Bent Önok Uzun araştırmalar ve titiz bir emeğin ürünü olan Gölgedekiler (Dört Kapı Kırk Makam), nihayet raflardaki yerini almaya hazırlanıyor! Alevilik, tasavvuf ve tarihsel süreçleri derinlemesine ele alan bu eser, Ali’siz Alevilik kavramını merkeze alarak okuyucuya kapsamlı bir bakış açısı sunuyor. Cumhuriyet dönemi ve 68 kuşağının sembol isimlerine de yer veren bu çalışma, sadece bir tarih anlatısı değil, aynı zamanda bir düşünsel yolculuk… Bolsu Ekolü’nün izlerini taşıyan Gölgedekiler, yakında tüm platformlarda!

Gölgedekiler

Resim
Gölgedekiler (Dört Kapı Kırk Makam) – Okan Bent Önok Tarih, inanç ve felsefenin kesiştiği derin bir yolculuğa hazır mısınız? Okan Bent Önok’un kaleminden çıkan Gölgedekiler (Dört Kapı Kırk Makam), Şii Alevi tasavvufu, Bektaşilik ve Türklerin bu inanca geçiş sürecini ele alan, gerçeği gölgeler arasından çıkaran çarpıcı bir anlatı. Bu kitap sadece tarihi bir araştırma değil, aynı zamanda kimlik, aidiyet ve hakikat üzerine derin bir sorgulama. Bolsu Ekolü’nün ruhunu taşıyan bu eser, popüler bir dille yazılmış olmasına rağmen, derinliği ve düşündürücü yapısıyla okuyucuyu içine çekiyor. Hakikatin peşinde bir yolculuğa çıkmak isteyenler için Gölgedekiler, sorular sorduran ve cevaplarını gölgeler arasında aratan bir eser olacak.  

Umut Gençlikte

Resim
Gençler Artık Sabretmiyor! Sokaklarda yürüyen, sesini yükselten, geleceğini isteyen bu gençler bir şeyin farkına vardılar: Sabır, onları daha iyi bir hayata götürmeyecek! Çocukluklarından beri “Oku, çalış, kendini geliştir, geleceğin parlak olacak” yalanıyla büyütülen nesil, gerçeği mezun olduklarında öğrendi. Diplomalı işsizler ordusuna katıldıklarında, geleceğin onlara ait olmadığını fark ettiler. Bugün gençler sokaklarda çünkü diplomalarının hiçbir anlam ifade etmediğini biliyorlar. Artık kimse “Mezun olunca iş bulursun” masalına inanmıyor. Mühendisler, öğretmenler, akademisyenler, avukatlar; hepsi kasiyer, motokurye, çağrı merkezi çalışanı oldu. Üstelik şanslılarsa! Çünkü birçok genç için bu işler bile lüks. Gerçek Hikâyeler, Acı Gerçekler • Fatih, 27 yaşında, Makine Mühendisliği mezunu. 3 yıldır iş arıyor, bulamadı. Sonunda babasının bakkalında çalışmaya başladı. “Bunu yapmak için mi yıllarca ders çalıştım?” diye soruyor. • Sude, Hukuk Fakültesi mezunu. Stajyer olarak bir hukuk ...

Alevilik ve Anadolu

Resim
  Alevilik, Türklerin tarihi boyunca şekillenen derin bir inanç ve yaşam biçimidir. Sadece bir dini öğreti değil, aynı zamanda bir halk hareketi, kültürel kimlik ve toplumsal direncin simgesidir. Aleviliğin kökleri, Horasan’dan Anadolu’ya uzanan bir tasavvuf yolculuğuna dayanır ve bu yolculuk, Türklerin tarihsel yolculuğunun önemli bir parçasıdır. Türklerin İslam’ı kabul etmelerinin ardından, Alevilik, kendi kültürlerinden ve geleneklerinden beslenen bir anlayışa dönüşerek, bu topraklarda yaşayan halkın kimliğini şekillendiren bir öğreti haline gelmiştir. Horasan’dan gelen bu tasavvufi akım, özellikle Anadolu’da, Türkler arasında çok güçlü bir yer edinmiştir. Bu dönemde, Alevilik, sadece dini bir inanç değil, aynı zamanda toplumsal eşitlik, adalet ve özgürlük idealleriyle yoğrulmuş bir düşünce biçimi olarak kendini göstermiştir. Aleviliğin, halkın bireysel özgürlüğünü, eşitliği ve insana dair derin bir saygıyı vurgulayan öğretileri, zaman içinde birçok Türk lideri ve halk hareket...

Atatürkçüyüz

Resim
  Tayyip’çi oldunuz… Menderes’çi oldunuz… Demirel’ci oldunuz… Özal’cı oldunuz… Gülen’ci oldunuz… Yarın’a Allah kerim… Haaa biz mi? Biz hep Atatürk’çü! Dün, bugün, yarın… Siyasetin rüzgârı hangi yönden eserse essin, menfaat peşinde olanlar her dönemde yeni bir güç odağının etrafına toplandı. Dün Menderes’e “Demokrasi şehidi” diyenler, bugün onun mirasına bile sahip çıkmıyor. Demirel’i yere göğe sığdıramayanlar, işlerine gelmeyince unuttu. “Özal Türkiye’yi değiştirdi” diyenler, onun adını bile anmıyor artık. Gülen’e “hocaefendi” diye secde edenler, bir gecede onu hain ilan edip geçmişlerini inkâr ettiler. Ve en son Tayyipçi oldunuz! Davos’ta “one minute” diye bağırınca alkış tuttunuz, “ustalık dönemi” dediniz, “reis” yaptınız. Ona itaat etmeyenleri hain ilan ettiniz. Hukuku, adaleti, demokrasiyi unuttunuz, biat kültürünü benimsediniz. Ama işler kötüye gidince, ekonomi batınca, adalet yok olunca, “kandırıldık” demeye başladınız. Sormazlar mı adama: Aynı hatayı kaç kere ...

Mübeccel

Resim
Kim nasıl tanıyorsa öyleyim işte! Kimisi “deli” der, kimisi “asi”… Kimine göre kural tanımaz, kimine göre gereksiz inatçıyım. Ama ben sadece kendimim be kardeş! Sağ tarafımda deniz, solumda rüzgar… Bir yanım dingin, bir yanım fırtına! Deniz gibi hırçınım bazen, çarparım kayalıklara, köpürürüm, taşarım. Ama sonra ne mi olur? Yine durulurum. Çünkü öğrenmişimdir hayatta her şeyin bir dengesi olduğunu. Rüzgar gibi eserim bazen, savururum her şeyi, değiştiririm yönleri. Bazen tatlı bir meltem gibi okşarım yüzünü hayatın, bazen sert bir poyraz gibi titretirim içini. Ama sonuç? Hep devam ederim. Sonra bir de Mübeccel vardır… Ah ulan Mübeccel! Şu çok bilmiş, düz mantık Mübeccel! Hayatın formüllerle çözüldüğüne inanan, düz çizgiden şaşmayan, her şeyin bir nedeni ve sonucu olduğunu sanan Mübeccel! “Deniz mi? Dalgalanır da durulur da,” der. “Rüzgar mı? Eser de diner de,” der. Ama anlamaz Mübeccel! Deniz sadece su değil, rüzgar sadece hava değil! Bunlar ruhu olan şeylerdir, tıpkı benim gibi! Mübec...

Akpli Olmak

Resim
  AKP’li olmayı Tanrı’nın lütfu sanan, bununla övünen, hatta kendisini seçilmiş sayan bir zihniyetle aynı oksijeni paylaşıyoruz. Aynı gökyüzü, aynı toprak, aynı deniz, aynı ekmek… Ama mesele sadece havayı solumak değil; mesele aklı ve vicdanı zehirlenmiş bir toplulukla aynı ülkede yaşamak zorunda olmak. Bir zamanlar siyaset, bir tercih meselesiydi. İnsanlar partileri destekler, hükümetler değişir, halkın iradesiyle yöneticiler gelir ve giderdi. Ama artık öyle değil. Artık AKP bir parti olmaktan çıktı, adeta bir din, bir tarikat, bir mutlak sadakat düzenine dönüştü. Erdoğan’ı eleştirmek günah, AKP’ye karşı olmak sapkınlık, muhalif olmak vatan hainliği… Bu ülkede milyonlarca insan, bir adamın ağzından çıkan her kelimeyi ilahi bir ferman gibi görüyor. Kendi iradesi yok, kendi aklı yok, kendi vicdanı yok. Sadece biat var. Bu kitle için sorgulamak yok. Erdoğan ne derse doğrudur. 20 yıl önce söylediklerinin tam tersini bugün söylese bile yine de doğrudur. Çünkü onların gözünde “Reis” ...