Atatürkün Çocukları Harbiyeliler
Harbiyelilerin "Atatürk askerleriyiz" söylemiyle gurur duyması, Türk askeri geleneğinin ve modern Türkiye'nin temel taşlarından biri olarak değerlendirilmelidir. Ancak bu ifadenin iktidar çevreleri ve yandaşları tarafından eleştirilmesi, sorgulanması ve yaptırım uygulanması sadece basit bir bireysel olay değil, derin bir korkunun ve güvensizliğin göstergesidir. Bu tutumun altında yatan sebepler, iktidar ve onun destekçileri için neden bu kadar rahatsız edici bir mesaj olduğunu anlamamızı gerektiriyor. Çünkü bu durum, Türkiye'nin bağımsızlık ve modernleşme sürecine duyulan korkunun yansımasıdır.
Atatürk’ün Mirası ve İktidarın Korkusu
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken yalnızca bir devlet yaratmadı; aynı zamanda bu devletin üzerine inşa edileceği laik, bağımsız ve çağdaş değerleri yerleştirdi. Bugün "Atatürk askerleriyiz" diyen Harbiyeliler, bu değerleri korumak için mücadele eden genç subay adaylarıdır. Peki, iktidar ve yandaşları neden bu sözden bu kadar rahatsız? Çünkü Atatürk’ün temsil ettiği laiklik, bağımsızlık ve ulusal egemenlik kavramları, iktidarın son dönemde izlediği politikalara karşı bir tehdit olarak görülüyor.
Bu korkunun temelinde, Atatürk’ün ilkelerinin toplumsal bir uyanışı tetikleyebileceği ve iktidarın mevcut düzenini sarsabileceği endişesi yatıyor. "Atatürk askerleriyiz" ifadesi, sadece askeri bir sadakat beyanı değil, aynı zamanda bu değerleri savunan bir duruşun sembolüdür. Bu duruş, iktidarın kendi siyasi ve ideolojik hedeflerine aykırı görülebilir ve bu yüzden bastırılmak istenir.
Yandaşların Korkusu ve Sorgulamanın Arkasında Yatan Gerçek
İktidar yandaşlarının bu duruma verdiği tepkinin ardında da derin bir güvensizlik bulunmaktadır. Yandaş medya ve siyasi figürler, Atatürk’ün askerleriyle özdeşleşen bu gençlerin toplumsal anlamda bir değişim rüzgarı estirmesinden korkmaktadır. Çünkü Harbiyelilerin bu tavrı, iktidarın söylem ve politikalarına karşı güçlü bir alternatif sunmaktadır.
İktidarın en büyük korkusu, toplumun Atatürk ilkelerine yeniden sahip çıkma ihtimalidir. Atatürk’ün askerleri, yalnızca askeri alanda değil, toplumsal alanda da bu ilkelerin yaşatılması için birer sembol haline gelebilir. Bu durum, özellikle iktidarın son yıllarda izlediği politikalarla çelişen bir yapıya işaret eder ve bu çelişki, onları daha fazla rahatsız eder.
Ahmaklığın Tezahürü: Korkudan Kaynaklanan Baskı
Bu tür baskıcı tutumlar, iktidarın ahmaklığının ve korkaklığının bir göstergesidir. Atatürk’ün mirasına ve onun askerlerine karşı yapılan bu tür eleştiriler ve yaptırımlar, sadece bir korkunun değil, aynı zamanda akıl dışı bir stratejinin de sonucudur. Geçmişi ve temel değerleri reddetmek, toplumun geleceğini inşa etmede akılcı bir yöntem olamaz. Aksine, bu değerlerden kopmak, geleceğin güvencesini zayıflatır.
İktidar, bu korkuyu aşmak yerine daha fazla baskı uygulayarak toplumu susturmaya çalışır. Ancak bu baskı, uzun vadede bir çözüm olmayacak, aksine daha büyük bir toplumsal reaksiyona neden olacaktır. Çünkü Atatürk’ün temsil ettiği laik ve bağımsız Türkiye ideali, milyonların kalbinde ve zihninde kök salmış durumdadır.
Harbiyelilerin "Atatürk askerleriyiz" demesinden korkan iktidar ve yandaşları, aslında Atatürk’ün Türkiye’deki güçlü mirasından ve onun ilkelerine sahip çıkan bir toplumsal uyanıştan korkmaktadırlar. Bu korku, mevcut düzenlerinin sarsılacağı ve toplumsal dengelerin değişeceği endişesinden kaynaklanmaktadır. Ancak bu korkuya dayalı baskılar ve yaptırımlar, sadece ahmaklık ve korkaklıkla açıklanabilir. Türkiye'nin geleceğini garanti altına alacak olan, Atatürk’ün ilkeleri ve bu değerlere sahip çıkan bireylerdir. İktidarın ve yandaşlarının anlaması gereken şey, bu değerlerden kaçmak ya da onları bastırmak yerine, bu mirasa saygı duymaları gerektiğidir.

 
 
 
Tebrik ediyorum, ne güzel kaleme almışin emeğine sağlık.
YanıtlaSil