İnsan ve Yokluğu
İnsan ve Yokluğu !!!
Tam da şu an, insan denen canlının olmadığı bir dünya tahayyül edelim. Sen, ben, biz ve onlar; herkes yok. Bu düşünceyi kavramak ilk başta zor gibi görünebilir. Ancak biraz durup dikkatlice bakarsanız, kesinlikle hayal edilebilir bir şey olduğunu fark edersiniz. Çünkü evrenin bütün devinimi, varoluşu ve döngüsü aslında bizimle ilgili değil.
Yanılgımız büyük: Biz yok olursak her şey yok olur sanıyoruz. Sanki doğa bizimle var ve biz olmadan devam edemez gibi bir kibir taşıyoruz. Oysa biz yok olsak, doğa nefes alır, yaralarını sarar ve devam eder. İnsan yokken nasıl devam ettiyse, bizden sonra da öyle devam edecek.
Bu kibrin en bariz örneklerinden biri, başka gezegenlerde yaşam aramaya kalkışmamızdır. Elbette bilimsel olarak bu arayışın mantıklı gerekçeleri olabilir. Ama işin derinine inince, bu çaba genelde egosantrik bir sapkınlık olarak karşımıza çıkar. Sanki biz olmadan varlık anlamsızmış gibi bir tavır. Sanat ve edebiyat eserlerinde de sıkça karşımıza çıkan bu tema, insanın kendi önemini abarttığı bir dünya görüşünün uzantısıdır.
Ama işin aslına baktığınızda bu çok da saçma değil. Bilinç denen o akıl dışı korteks zırhı bir kez üzerinize geçti mi, kendinizi koruma içgüdüsüyle bu tür düşünceler geliştirmeniz ve bunları sanata, bilime sarmanız son derece doğal. Hayatta kalma içgüdüsü, bir şekilde kendini böyle soyut ifadelerle meşrulaştırır. Bu, insanın doğasında var. Ancak bu zırhın içinde kısılıp kalmak zorunda da değiliz. Ara sıra bu zırhtan sıyrılmak, onun dışına çıkıp farklı bir perspektiften bakmak mümkün.
Bu sıyrılma hali, bilimin ve sanatın da başka bir kullanım biçimini getirir. Belki de asıl mesele, bu korteks zırhını tamamen reddetmek değil, onu bazen çıkartıp bir kenara koyabilmek. İnsan aklının sınırlarını ve sınırlarının ötesini keşfetme isteği, bizi bu noktada farklı bir yere taşıyabilir. Çünkü her ne kadar bilinç bir hapishane gibi görünse de, bu hapishanenin duvarlarını yıkan şey de yine bilimin ve sanatın gücüdür.
Bu sıyrılma hali nasıl olacak? Onu henüz kimse tam olarak bilmiyor. Ama yolunu arıyoruz, arayacağız. İnsan doğası dediğimiz şeyin içinden çıkıp, o doğanın dışında duran bir bilinçle bu soruları sormaya devam edeceğiz. Belki de asıl yolculuk budur: Kendi kibirli varlığımızdan sıyrılıp, yokluğumuzda evrenin nasıl bir anlam taşıyacağını görebilmek.
Ve belki de en büyük anlam burada yatıyordur: İnsan yoksa hiçbir şey yok değildir. Ama insan, var olmadığını kabul ettiğinde bile, kendi yokluğunu anlamlandırmaya çalışır. Bu da bizi bir şekilde sonsuz bir döngüye sürükler. İşte o döngüyü kırabilir miyiz, onu da zaman gösterecek. Bakacağız.

 
 
 
Bakacağız
YanıtlaSil