Aile Saadeti Nostalji


 Belli ki aybaşı… Maaş alınmış, eve elleri dolu giren babalar, heyecanla bekleyen çocuklar. O eski günlerde, çocukların gözleri sadece saatte değil, babanın eve gelişiyle parlayan bir umutla doluydu. 15-20 gün önceden alınan sözler vardı; “Maaşı alalım, söz!” denilen cümleler ve o sözlerin etrafında kurulan hayaller. Çocuklar o günün heyecanını sabırla beklerken, “Babam bir gelse” diyerek, umutla zamanı izlerdi.


Babalar eve dönerken, sadece poşetleriyle değil, evin içine yayılan sıcaklıklarıyla da gelirlerdi. O an, eve ne getirdiğinden çok daha fazlasını taşırdı. Çünkü evdeki her şey, babanın varlığıyla değerlenirdi. Sadece maaşla değil, yüreğiyle, emekleriyle de gelirdi. O poşetlerde bazen bir kutu bisküvi, bazen bir oyuncak olurdu, ama aslında getirdiği en değerli şey, sevgisi, çabası ve o anda hissettirilen güvendi.


O zamanlar ailedeki o sıcak paylaşım, tüm yorgunluğu unuttururdu. Babaların eve dönüşü, sadece bir iş gününün bitişi değil, evdeki huzurun, sevgisinin ve güvenin sağlanmasında önemli rol oynayan bir dönüm noktasıydı. Çocuklar, babalarının gelişini dört gözle beklerken, anneler de o eve dönen kişinin getirdiği sadece maddiyatla değil, aynı zamanda neşeyle, şefkatle girdiğini bilirdi. O günlerde evin her köşesinde babaların sıcaklığı hissedilirdi.


Ailelerdeki paylaşımın en güzel şekli, babaların o zor ama özverili çalışmalarından sonra, eve dönerken çocuklarına verdiği o güvenli duyguydu. Babalar, sadece maddi değil, manevi anlamda da ailenin temelleriydi. Bir bakışları, bir gülüşleriyle, evin her bireyine sevgi, güven ve huzur sunarlardı. O zamanlar, o sıcaklıkların içine sığan mutluluk, parayla ölçülmeyecek kadar kıymetliydi. Birlikte geçirilen zaman, birlikte paylaşılan yemekler, günün sonunda baba ile edilen sohbetler… O anlar, aileyi birbirine bağlayan en güçlü iplerdi.


Zamanla, o eski günlerin kıymetini daha iyi anlıyoruz. Çünkü her şeyin başı, ailenin kalbi olan babaların emekleriydi. Onlar sadece eve ekmek getiren değil, çocuklarının yüreğinde güven, annelerinin içinde huzur bırakan, bir ailenin tamamlayıcı unsurlarıydı. Bir baba, sadece günlük işlerini bitirip eve geldiğinde değil, evdeki bütün enerjiyi, neşeyi, güveni taşırdı.


O eski zamanlarda babaların varlığı, evin içindeki her şeyi daha güzel yapardı. Çocuklar, basit hediyelerle değil, babalarının verdiği değerli anlarla mutlu olurdu. Çalışmanın, azimle biriktirilen her şeyin karşılığında ailenin içinde oluşan o sıcaklık, babaların en büyük hediyesiydi. Onlar, yalnızca bedensel değil, ruhsal anlamda da çocuklarının yanında olur, onları en değerli şekilde büyütürdü.


Bugün o sıcaklıkları ve şefkati anımsarken, ailedeki paylaşımın sadece maddi değil, manevi boyutunun da ne kadar önemli olduğunu daha derinden hissediyorum. Babaların varlığı, ailenin ne kadar güçlü ve birbirine bağlı olduğunun göstergesiydi. O zamanlar, ailedeki her fert, babasının varlığıyla daha güçlü hissederdi. Şimdi, belki çok şey değişti, ama babaların o eski sıcaklığı, ailenin etrafında toplanarak büyüdüğü o günlerin kıymeti hep kalacak.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Universal Friendship” 🇮🇱

İntikamı Soğut

Gece ve Adam