Küsmeden Veda Edin


Küsmeden veda edin sevdiklerinize. İnsan ömrü dediğin, şu dünya üzerinde bir rüzgâr gibi esip geçiyor. Yeri geliyor, biz farkına bile varmadan yollarımız ayrılıyor. Bazen de en yakınımız, yüreğimizin en derin köşesine dokunmuş birisi bir anda çekip gidiveriyor. Ama işte mesele, o ayrılığın ardından ardımızda ne bıraktığımızdır. Kırık kalpler mi, yürekten dökülen gözyaşları mı? Yoksa bir tebessüm, bir “iyi ki tanımışım” hissi mi?


Fırtınalar koparmayın. Herkesin bir hikâyesi var, belki sizin hikâyenizde daha büyük bir fırtına yazılmış, belki onun içindeki kasırgaları siz bile göremiyorsunuz. Kırmayın, dökmeyin. Sevdiklerinizi en çok sevdiğiniz anlarda bile incitmeyin. Çünkü bir gün gelir, “ah, keşke son sözüm daha güzel olsaydı” dersiniz ama o cümle hiç duyulmaz.


Sevdiğiniz birini kaybetmek, hayatın acımasız bir gerçeği. Ama asıl mesele, o kaybın ardından ne hissettiğinizdir. Eğer kalbinizden öfkeyi, nefreti biriktirirseniz, bu yükü taşımak sizin omuzlarınızı ezer. O yüzden, size kötü bile davranmış olsa, sizi terk edenlere nazikçe “eyvallah” deyin. Herkesi hak ettiği kadar sevin, ama kimseye öfkenizi taşımayın.


Giden gider, gittiği gün biter. Ne demiş atalarımız, “kalbinde kırıklıkla oturma, çünkü bu dünya kimseye baki değil.” Elinizi yüreğinize koyup düşünün; o kişi belki hayatınıza bir şey öğretmek, belki de bir dönemi kapatmak için gelmişti. Ama gitmesi gerekiyordu. Ve o gün, o kişi gittiğinde, geçmişi orada bırakmak gerekiyor. Yoksa insan kendi hikâyesine yazık eder.


Ama asıl önemlisi, kalanlardır. O sizin yanınızda olan, elini tuttuğunuz, gözünün içine baktığınız insanlardır. Hayatın kadrini bilmeli, kalanların kıymetini anlamalı. Belki yarın olmayacaklar, belki siz olmayacaksınız. Ömrünüz var mı ki, bir daha görüp özür dileyecek kadar? İşte bu yüzden, kırmadan, dökmeden, sevdiklerinizi sevin.


Unutmayın ki hayat, bir selamın ardından bir elveda kadar kısadır. Ama o selam ile elveda arasında kalan ne varsa, işte asıl hayat odur. Güzellikleri çoğaltın, iyilikleri biriktirin, vedalarınız bile bir şiir kadar nazik, bir dua kadar içten olsun. Çünkü en sonunda, her şey geçer, ama gönülden gönüle bırakılan o iz kalır.


Ben Okan Bent Önok derim ki;

Hayat dediğin, bir rüzgâr gibi eser, ama ardında neyi bırakıp geçtiğin çok mühim. Sevgiyle, incelikle, güzelliklerle dolu izler bırak ki, sen gittikten sonra da anılacak bir hikâye kalsın.



 

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Universal Friendship” 🇮🇱

İntikamı Soğut

Gece ve Adam