Okuyan Kadın Tehlikelidir
Okuyan kadınlar… Hangi sayfayı çevirseniz, hangi hikayeye dalarsanız dalın, bu cümlelerde saklı bir hakikatin yansımasını görebilirsiniz. Onlar bir kitabın ilk satırını okurken sıradan bir insan gibi görünür, ama aslında bir dünyadan diğerine geçmenin anahtarını çeviriyorlardır. Onlar için okuma, yalnızca bir eylem değildir; bir hayat biçimidir, bazen de bir başkaldırı. Çünkü okuyan kadınlar, asla sıkılmazlar. Her zaman bir kaçış rotaları vardır ve bu rotalar, kimileri için yıkıcıdır.
Bir kadın, elinde kitapla sessizce oturduğunda aslında ne yaptığını kimse bilemez. O, gözlerini kelimelerde gezdirirken belki bir yazarın yarattığı dünyayı keşfediyordur, belki de kendi dünyasını kuruyordur. Kitaplara âşık olan kadınlar, bazen onları sevmeyen insanlar için tehlikelidir. Çünkü o kadınlar, hikâyelerden güç alır, karakterlerden ilham bulur. Eğer sen onları incitirsen, eğer bir kadın, hayallerine sırt çevirmek zorunda kalırsa, bunun bedeli büyük olur. O kadın, bir gün seni terk eder ve başka bir hikâyeye sığınır. Hayatındaki kaostan, karanlıktan, sevgisizlikten kaçmanın yolunu bulur. Kaçışı bir yenilgiden değil, kitaplardan öğrendiği dayanıklılıktan gelir.
Okuyan kadınlar, hayallerini yetiştirir. Onların her bir kitabı bir öğretmen gibidir. Tarihten felsefeye, aşktan ihanete, zaferden yenilgiye kadar her bir hikâye onlara bir şey öğretir. Ve hayatlarını değiştirmeyi hayal eden kadından daha tehlikeli ne olabilir? Değişim isteği, sistemin en büyük korkusudur. Çünkü bir kadın değişirse, etrafındaki her şey de değişmeye başlar. Kadının hayali devrimdir; yaptığı her seçimde, aldığı her nefeste, okuduğu her satırda bu devrimin tohumlarını eker. Eğer bu hayali gerçekleştirmezse, ruhunda bir huzursuzluk baş gösterir ve huzursuz bir kadın, terör gibidir. Kendisine dayatılan her şeyi sorgular, itiraz eder, sistemin çarklarını bozmaktan korkmaz.
Ancak bu kadınlar yalnızca başkalarına değil, kendilerine de tehlikelidir. Çünkü bir kadın okumaya başladığında, her şey değişir. Okuma eylemi, bir kadının dünyasına çok fazla karmaşa getirir. İnsanlık tarihine bakın: Kadınların okuması, eğitim alması, kendi ayakları üzerinde durması neden yüzyıllar boyunca geciktirilmiştir? Bunun ardında bir korku yatar. Okuyan kadınlar, kendi hayatlarını yeniden kurar, köklerini sorgular ve geçmişten gelen tüm zincirleri kırmaya başlar. Ama bu süreç kolay değildir. Çünkü her farkındalık, bir yük getirir. Kitaplardan öğrendikleri ile gerçek dünya arasında sıkışırlar. Kitaplarda buldukları hayaller ile yaşadıkları gerçekler arasında büyük uçurumlar olabilir. Ve bu uçurum, onların ruhunda derin yaralar açabilir.
Okuyan kadınlar, doğanın tasarladığı düzene meydan okur. Belki de bu yüzden kadınların okumaya başlaması geç bir döneme denk gelmiştir. Kadınlar kitaplarla tanıştıklarında, yalnızca birer okuyucu olmaktan çok öteye geçtiler. Onlar, birer devrimci, birer düşünür, birer yaratıcılardı. Her okuma, kadınların kendi iç dünyalarına yaptığı bir yolculuktu. Her yeni hikâye, onlara yeni bir bakış açısı, yeni bir güç verdi. Fakat bu güç, yalnızca onları özgürleştirmekle kalmadı; aynı zamanda onlara acılar da getirdi. Çünkü farkındalık, beraberinde bir yalnızlık getirir.
Okuyan kadınlar, yalnızca kendileri için değil, dünya için de tehlikelidir. Çünkü onlar, okudukça güçlenir, güçlendikçe sorgular. Sorguladıkça zincirleri kırar, zincirleri kırdıkça dünya değişir. Okuma eylemi, bir kadın için bir ayna gibidir. O aynada kendini gördükçe, kim olduğunu, ne istediğini ve neye dönüşmek istediğini daha iyi anlar. Ama bu aynada yalnızca kendini değil, dünyayı da görür. Dünyanın ne kadar adaletsiz olduğunu, sistemin nasıl işlediğini, insanların nasıl manipüle edildiğini fark eder. Ve bu farkındalık, devrimin ilk adımıdır.
Kadınlar okudukça büyür, büyüdükçe değişir. Ve değiştikçe tehlikeli hale gelirler. Çünkü onların değişimi, yalnızca kendileriyle sınırlı kalmaz. Ailelerine, arkadaşlarına, çevrelerine ve hatta toplumlarına yansır. Okuyan bir kadın, çocuklarına hayal kurmayı öğretir, eşine sevginin gerçek anlamını gösterir, arkadaşlarına güçlü olmayı hatırlatır. Onların her bir adımı, sessiz bir devrimdir.
Bu yüzden, okuyan kadınlar tehlikelidir. Ama bu tehlike, dünyanın daha iyi bir yer olabilmesi için gereklidir. Çünkü kitaplar, kadınlara yalnızca kaçış rotaları sunmaz; aynı zamanda hayal kurmayı, direnç göstermeyi ve hayatlarını değiştirmeyi öğretir.
Ve ben Okan Bent Önok, hep okuyan kadınlardan korktum. Çünkü onların gözlerinde, satır aralarından taşıp gelen bir güç vardı. O güç, beni her zaman hem hayran bıraktı hem de ürküttü. Onların dünyasına tam anlamıyla dâhil olmayı başaramayacağımı bilirdim. Ama yine de okuyan kadınların devrimci ruhlarına duyduğum saygı, korkumu her zaman bastırdı.

 
 
 
okuyan kadın cesur kadındır
YanıtlaSil