Kayıtlar

Köşene Çekil

Resim
Ulan bir insan en çok kimlere güvenir? En yakınına, en sevdiklerine… Hani beraber yol yürüdüklerine, sırt sırta verdiklerine… “Bu adam sağlamdır, bu kadın beni satmaz.” diye düşündüklerine… Ama işte, bir bakıyorsun ki her şey koca bir yanılgıymış. O zaman ne yaparsın? Kendi köşene çekilirsin. Çünkü içindeki dünya çatlamış, bir bok kalmamıştır eskisi gibi. Güven dediğin şey öyle her önüne gelene harcanacak bir şey değilmiş meğer. İnsan bunu zamanla anlıyor. Hele ki hayat, gözünün içine baka baka sana dersini veriyorsa… Çoğu insan, işine geldiği kadar yanındadır. İşine gelmeyince? Siktir olup gider. Bir bakmışsın, en güvendiklerin en büyük kazığı atmış sana. O an beynin yanar, suratına bir tokat yemiş gibi kalırsın. Hayatın bir filmi vardıysa, meğer başrol sen değilmişsin. Yan roldeki adamı, seni kullanıp başrole geçmiş bile. İlk başta inanamazsın. “Yok ya, vardır bir açıklaması.” dersin. Yoktur! O defter çoktan kapanmıştır ama senin haberin yoktur. Onca yol yürüdüğün insan, aslında seni...

Reçete Ekrem İmamoğlu

Resim
Ekrem İmamoğlu: Türkiye’nin Kurtuluş Reçetesi Türkiye, tarih boyunca değişimi savunan, halktan yana duran, statükoyu sarsan cesur insanları hep ağır bedeller ödeterek durdurmaya çalıştı. Demokrasi yolunda atılan her adım, baskılarla, tehditlerle, engellerle karşılaştı. Ancak bu ülkenin mayasında boyun eğmek yok! Bugün, o tarihi kırılma noktalarından birini daha yaşıyoruz. Ekrem İmamoğlu, yalnızca bir belediye başkanı değil, Türkiye’nin demokratik geleceği için bir umut ışığıdır. İşte tam da bu yüzden sistematik bir saldırıya maruz kalıyor. Bugün İmamoğlu’na açılan davalar, hakkında yürütülen karalama kampanyaları, medya ambargoları, türlü türlü bürokratik engeller, aslında bir kişiye değil, halkın iradesine karşı açılmış bir savaştır. Çünkü İmamoğlu’nun hikayesi, halkın içinden gelen bir adamın, imkânsız denilen bir başarıya imza atmasıdır. 2019’da tüm devlet gücüne, propagandaya, tehditlere rağmen kazandığı zafer, yalnızca bir belediye seçimi değil, bir halk devrimiydi. O yüzden kaybe...

Suriyede Alevi Katliamı Var

Resim
Suriye’de Alevi Katliamı ve Dünyanın Sessizliği Ortadoğu, yüzyıllardır etnik ve mezhepsel çatışmaların gölgesinde kalmış bir coğrafya. Ancak son yıllarda yaşananlar, insanlığın vicdanını derinden yaralıyor. Suriye’de Alevilere yönelik sistematik katliamlar gerçekleşirken dünya sessizliğini koruyor. Görmezden Gelinen Bir Soykırım mı? Suriye’de iç savaşın başladığı 2011’den bu yana farklı grupların çatışmaları sürüyor. Ancak Aleviler, sadece savaşın tarafları arasında kalmakla kalmadı; aynı zamanda mezhepsel nefretin hedefi haline geldi. Radikal gruplar, Alevi köylerini basarak insanları katletti, kadınları kaçırdı, evleri yaktı. Bazı bölgelerde Alevi nüfus neredeyse tamamen yok edildi. 2013’te Lazkiye kırsalında radikal örgütlerin saldırıları, Alevi sivilleri hedef aldı. Çocuklar, yaşlılar ve kadınlar demeden katliam yapıldı. Benzer şekilde 2015’te İdlib ve Halep’te Alevi toplulukları yok edilmeye çalışıldı. Bu saldırılar, yalnızca bir savaşın parçası değil, doğrudan bir mezhep soykırım...

Kerbela

Resim
  KERBELA (GÖLGEDEKİLER): TARİHİN GÖLGESİNDE BİR YOLCULUK… Bazı hikâyeler vardır, yalnızca anlatılmaz; yaşanır, hissedilir, insanın içine işler. Kerbela, işte böyle bir hikâyedir. Zulmün karşısında eğilmeyen bir duruşun, adalet uğruna ölüme yürüyenlerin ve tarih boyunca yankılanan bir feryadın adıdır. Peki, bu olayın gölgede kalan yüzü nedir? İşte “Kerbela (Gölgedekiler)” tam da bu sorunun peşine düşüyor. Kerbela’nın Bilinen ve Bilinmeyen Yüzleri Kerbela denildiğinde akla gelen ilk şey, Hz. Hüseyin ve onun Emevî ordusuna karşı verdiği mücadeledir. Ancak bu kitabın anlattığı sadece Kerbela Çölü’nde yaşanan bir trajedi değil, o trajedinin gölgesinde kalanların hikâyesidir. • Kerbela’da sadece kılıçların gölgesi mi düştü, yoksa yüzyıllar boyunca zihnimizde yankılanan sorular da mı gölgeye mahkûm edildi? • Peki ya o gün orada olmayan ama Kerbela’nın yükünü nesiller boyu sırtında taşıyanlar? • Ya zulmün gölgesinde kaybolan isimler? Bu kitap, Kerbela’yı anlatmakla yetinmiyo...

Öyküler

Resim
  Bir ağacın altında oturuyorum. Kökleri toprağa gömülü, dalları gökyüzüne uzanmış. Yanımdan geçen bir karınca var, muhtemelen yuvasına bir şeyler taşıyor. Bir serçe cıvıldıyor. Şimdi kalkıp bunların öyküsünü yazsam, ne değişir? Sikindirik bir anlatının içine doğanın sıradan akışını sığdırmaya çalışmak, insanın en büyük yanılgısı. İnsan dediğin, kendini anlatmadan duramaz. Bir şeyler yaşar, sonra ona anlam yükler, sonra da kendi uydurduğu bu anlamın peşine düşer. Ama hakikatin içinde öykü diye bir şey yok. Ne bir ağaç kendini bir kahraman olarak görür, ne bir kuş macera peşinde koşar. Bir derenin akması, bir yaprağın düşmesi, bir insanın yaşaması… Hepsi doğanın içinde rastgele bir an. Ama yok, illa ki kendimize hikâyeler yazacağız. Kimi kahraman olacak, kimi kurban, kimi âşık, kimi de bilge. Ama işin gerçeği şu: Sikindirik öyküler uydurmaktan başka bir şey yapmıyoruz. Hayat dediğimiz şey, birkaç paragraf süren bir yanılgı. Çünkü doğanın içinde hiç kimse bir romanın başkahramanı...

Gece ve Adam

Resim
Bir rüyanın kıyısında bekleyen bir adamın hikâyesi bu. Ona ait olmayan rüyaların içinde kaybolmuş, döngüsü kırılmış bir dünyada, kahkahalarla dolu bir sahneye sırtını dönmüş biri… Cesurca özlemiş, hesapsızca yanmış, hatıraların ağırlığını omuzlarında taşımış. Gece, onun sırdaşıydı. Gökyüzüne çizdiği sessiz harfler, yıldızlara anlatılan hikâyeler gibi savrulurdu karanlıkta. Bazı geceler içinden geçen fısıltılar bir rüzgâra dönüşür, bazen de yalnızca bir sükût olup düşerdi dudağından. Kaybolmuş bir rüyanın izinde yürürken, aklının kıyısında tutmaya çalıştığı tek şey onun hatırasıydı. Bir parça aklında, çok parça içinde… İşte en çok da bu yüzden gecelere dargındı. Çünkü gece, içindekileri susturmazdı; aksine daha çok konuştururdu. Gözlerini kapattığında bile kaçamadığı bir yüz, her kapattığında biraz daha silinmesi gerekirken daha da belirginleşen bir siluet… İçine kazınmış bir hikâyenin en derin satırlarını, unutmamak için ezberlemişti adeta. Kahkahalar, mutlu insanların dünyasına aitti....

Ekem İmamoğlu

Resim
Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı yapacağız! Çünkü o halkın içinden biri, dürüst, çalışkan, adaletli ve memleket sevdalısı… İstanbul’da ortaya koyduğu yönetim anlayışıyla, şeffaflığıyla, halka dokunan projeleriyle, adil ve eşit hizmet anlayışıyla herkesin gönlünü kazandı. Bugün İstanbul’da başardıklarını, yarın tüm Türkiye’ye taşımak için yola çıkıyoruz. Biz Ekrem İmamoğlu’ndan tarafız, çünkü onun yolu halkın yolu, milletin yolu, demokrasi ve adalet yolu! Halkın Adamı, Milletin Umudu! Ekrem İmamoğlu, siyaseti koltuk için değil, hizmet için yapan birisi. O, her kesimden insanı dinleyen, dertleriyle dertlenen, çözüm üretmek için çalışan bir yönetici. İstanbul’da israf düzenine son verdi, belediyenin kaynaklarını halk için harcadı. Yoksullara destek oldu, gençlere burs verdi, annelere ücretsiz ulaşım sağladı, kentte yaşam kalitesini artırmak için gece gündüz demeden çalıştı. İşte biz de tam bu yüzden diyoruz ki: Ekrem İmamoğlu’nun sadece İstanbul’a değil, Türkiye’ye de ihtiyacı var! Bugün y...