İstanbul’da Sonbahar
 
    İstanbul’da sonbahar başka bir havadır. Yazın sıcağı, kalabalığı, gürültüsü derken insanın kafası allak bullak olur; ama sonbahar gelir, şehrin üstüne hafif bir hüzün, bir sakinlik çöker. Sabahları biraz serin olur, güneş yavaş yavaş çıkar, bazen sisle karışır. Boğaz’dan hafif bir rüzgâr eser, martılar bağırır, vapurlar geçer. İnsan birden durur, nefes alır, şehrin farklı bir yanını hisseder.   Yapraklar sararmaya başlar. Ağaçlar turuncuya, kahverengiye, altın sarısına bürünür. Emirgan, Yıldız, Fenerbahçe sahili… Hepsi ayrı bir tabloya dönüşür. Yerde biriken yaprakların üstünden geçerken hışır hışır sesler gelir. İnsan istemsizce durur, “Ne güzel, bir tablo gibi” der kendi kendine. Parklarda yürüyüş yapmak, kahve alıp bankta oturmak, İstanbul’un bu halini izlemek insana huzur verir.   Boğaz bir başka güzel olur sonbaharda. Sabahları puslu, akşamları hafif sisli olur. Güneşin ışıkları suya vurur, İstanbul başka bir şehir gibi görünür. Kadıköy’den Karaköy’e geçerken vapura binmek...
 
 
 
 
 
