Kayıtlar

Gül Güzeli

Resim
Eğer bir masal perisi girerse rüyalarına, Ne olur, kaybolmuş bir tılsım gibi. Hani bir zamanlar ruhunun derinliklerinde yankı bulmuş, O güzel gül gibi bir sevda, şimdi senin her gece gördüğün masalda. Her şey silinir, kaybolur, kaybolan bir şeyin arkasında, Sadece o gül güzeli kalır; ve hep kaybolur, Bir tılsım kaybolduğunda, içindeki en derin duygular da silinir. Öldü dersin, o gül güzeli, her şeyin bir tılsımı vardı oysa, Ama perilerin girmediği rüyalarda, bir şey kaybolmuştu zaten. Benim içinse, o tılsım bir heykel gibi, Bir Mikelangelo heykeli gibi, ruhunun en derin köşelerinden fışkıran. Bir melek heykeli, seni içine çekip, seni sana hatırlatan her şeyin parçası. Bazen düşündüm, her şeyin bir yansımasıdır, Bazen öyle gelir ki, o gül güzeli hiç ölmeyecekmiş gibi, Ama geriye kalan, bir heykel gibidir, soğuk, zamanın derinliklerinde. İçinde kaybolmuş bir masal, her yönüyle seni hatırlatan bir hayalet gibi, Bir zamanlar kalbine dokunmuş, bir zamanlar o tılsımı bulmuş bir yaz gibi. O g...

Mustafa Kemal’in Askerleri Bitmez

Resim
  Mustafa Kemal’in Askerlerine Dokunanlar Bu Ülkenin Köküne Dokunur. Mustafa Kemal’in askeriyim demek suç olmuşsa, bu ülke yolunu kaybetmiş demektir. Bir askerin, bu toprakların kurtarıcısı ve Cumhuriyet’in kurucusu olan Atatürk’e bağlılığını dile getirmesi neden suç olsun? Suç olan, bu değerlerden korkup kökleri kazımaya çalışan zihniyettir. Ama unutmasınlar: Mustafa Kemal’in askerleri bitmez, bu topraklarda bu ruhu kimse yok edemez! Ordudan ihraç edilenler, aslında bir sistemin utanç belgesidir. Siz kimsiniz de bu milletin vicdanına, şanlı tarihine sırtınızı dönersiniz? Bu ülkenin askeri, Atatürk’ü savunmayacak da kimi savunacak? Şeyhlerinizi mi, sultan hayallerinizi mi? Cumhuriyet’in ordusundan Mustafa Kemal’in adını silmeye kalkışanlar, bu ülkenin geleceğine en büyük ihaneti yapıyor. Bugün susturmaya çalıştığınız insanlar, yarın tarih önünde sizin yüz karanız olacak! Çünkü bu ülkenin vicdanı, haksızlığı unutmaz. Mustafa Kemal’in askeriyim diyenleri ordudan atmakla bitirebil...

Çocukların Çığlıkları

Resim
  İzmir’de AIDS’e yakalanan 13 yaşındaki bir kız çocuğunun hayatını kaybetmesi, bu ülkenin nasıl bir çürümüşlük içinde olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. İktidarın, bu acı gerçeği bile görmemesi ve yaşananlara kayıtsız kalması, her geçen gün daha fazla çocuğun bu pis düzenin kurbanı olmasına neden oluyor. O 13 yaşındaki çocuk, sadece kendi acısını değil, bu ülkenin yönetimindeki vicdansızlık ve acizliği simgeliyor. O çocukların ölümüne göz yuman, istismara uğramalarına sessiz kalan her yöneticiye “LANET OLSUN!” Siz , iktidarsınız! Ama ne yazık ki, çocukların acılarına bile gözlerinizi kapatıyorsunuz. O 13 yaşındaki kız çocuğunun AIDS yüzünden ölümünü görmeyenler, halkın acılarına nasıl göz yumar? O çocuk sadece bir istatistik değil; her birinin arkasında bir yaşam, bir hayal, bir gelecek vardı. Ama bu ülkenin yöneticileri, o çocukların hayatlarını hiçe sayarak, sadece çıkarlarını düşünüyor. Bu, bir devletin, bir hükümetin en büyük ihaneti değilse nedir? Çocukların ölümle...

Kadınların Estetik Devrimi

Resim
  Kadınlar makyaj yapabilen tek canlı türü! Bunu dedim diye “ne var bunda?” demeye kalkmayın, çünkü mevzu sandığınızdan derin. Hadi başlayalım, anlatayım da işin ciddiyetini kavrayın. Kozmetik diye bir kavram var. Kadınların başını çektiği koca bir endüstri. Eksiklerini kapatıyor, artılarını öne çıkarıyor, yeri geliyor dümdüz suratı tabloya çeviriyor. Makyaj dediğin bir sanat, anlayana. Şimdi diyebilirsin, “Ne bu övgü? Herkes yapıyor bir şeyler.” Ama öyle değil. Bir erkek yüzüne boya sürse komik olur, konu kapanır. Kadın yapınca işler estetik devrime dönüşüyor. Bir de şöyle bir şey var: Makyaj yapmayan kadınlar ne olacak? Onların durumu da belli aslında. Ya zaten “güzelliğim yeter” deyip salmışlar, ya da “çirkinim, astar çekmekle uğraşamam. Nasıl olsa bir akıllıya denk gelirsem olduğu gibi de sever” kafasındalar. Her halükârda bir özgüven, bir kafa rahatlığı var yani. Şimdi esas meseleye geleyim: Kadınlar, kendi estetik bekası için endüstri yaratan tek canlıdır. Abartmıyorum!...

Ekrem İmamoğlu: İstanbul’un Başkanı, Türkiye’nin Umudu

Resim
  Ekrem İmamoğlu: Umut Olmak Kolay mı Sandınız? Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un başına geçtiğinden bu yana, hem koca şehrin çehresini değiştirdi hem de halkın gönlünde yer etti. İnanılmaz bir sorumluluk, inanılmaz bir baskı altındaydı; ama her seferinde yılmadan, İstanbul’a, bu ülkeye yakışır bir lider olduğunu kanıtladı. İstanbul gibi bir şehirde, onca karmaşaya rağmen herkesin yüzünü güldürmek, huzur vermek, işte ancak “adam gibi adam” dedikleri kişilerin harcı. İmamoğlu, başkan olarak görevine başladığında, işe ilk olarak halkın sesi olmaktan başladı. Mahalle mahalle gezdi, insanlara dokundu, onların derdini kendi derdi bildi. Siyaset konuşmadı, sorunlara çözüm üretti. Halkının ona olan güvenini de zaten böyle kazandı. Bu yüzden, İstanbul’da “Ekrem Abi” dedikleri bir sevgi var artık onun için; çünkü halk, kendinden birini buldu onda. Göreve gelir gelmez kurduğu ekiple de dev bir adım attı. Liyakatli, işinin ehli kadrolarla çalıştı. Hangi işe kim uygunsa, sadece onun hak ettiğin...

Nasuh Mahruki

Resim
  Nasuh Mahruki gene oturmuş, milletin iç sesi olmuş; düşüncesini sakınmamış, dobra dobra konuşmuş. Yahu adam “Ölüler bile oy kullanıyor” diyor! Şimdi diyecekler ki, “Nasuh nasıl böyle konuşur, suç işliyor!” Yahu adam suç işlemiyor ki, gördüğünü söylüyor, milletin aklındaki şüpheyi dile getiriyor. Gerçekleri söylemek suçsa, işte Nasuh da o suçtan işliyor! Mahruki yalnız değildir! Yalnız değil çünkü bu ülkede artık binlerce insan seçimlere, sandıklara kuşkuyla bakıyor. Herkes “Sandıktan bu sefer ne çıkacak?” diye beklerken, her seçimde bir acayiplik oluyor. Adam “Ölülerin bile oy kullandığını” söylüyor; doğrusu bu ya, memleket mezarlıkları bile sandığa katıldıysa bu iş ciddiye biner. Ölülerden medet umulan bir seçim mi olur? Madem ölüler oy kullanıyor, mezarlara sandık koyalım, belki onlar da fikrini belli eder! Bir de demiş ya Nasuh, “Devran döndüğünde vatana ihanetten yargılanacaklar” diye, bazılarına sert gelmiş bu laf ama milletin kaderiyle oynanırsa bir bedeli olur elbet. N...

“Yazar Bozuntusu”

Resim
Beni dinleyin şimdi, çünkü bu yazı sadece bir hikaye değil. Herkes kendini masum, dürüst zannediyor ama bu dünyada öyle sütten çıkma ak kaşık yok. Gülen yüzlerle, “İyi ki varsın!” diye yanaşanlar, bir adım ötede maskeyi takmış, iki yüzlülüğün dibine vurmuş. İşte bu yüzden yazıyorum “Yazar Bozuntusu”nu, anlatan bir ben kaldım sanki şu koca dünyada. Kendine “dost” deyip de ilk fırsatta arkasını dönenlerin, “aşk” deyip de gözü dışarıda olanların maskesini tek tek indiriyorum bu kitapta. Kimseyi affetmiyorum; sadece bir insan değil, binlerce hayal kırıklığının, ihanetin, vefasızlığın, inkar edilen yaşanmışlıkların, bencil insanların ve yalanların bütünüdür ben. Bu yazıyı yazarken herkesin içindeki iki yüzlülüğü görmek istiyorum. Bu dünyada kimseye güvenmemek gerektiğini anlatıyorum, çünkü öyle bir noktaya geldim ki, insanlara “İyi ki varsın” dediğimde, bir dakika sonra sırtını dönenlerin gerçek yüzleri birer birer karşıma çıkıyor. Dostluk, aşk, bağlılık… Hepsi birer illüzyon. Kimse sana ge...