Kayıtlar

Küsmeden Veda Edin

Resim
Küsmeden veda edin sevdiklerinize. İnsan ömrü dediğin, şu dünya üzerinde bir rüzgâr gibi esip geçiyor. Yeri geliyor, biz farkına bile varmadan yollarımız ayrılıyor. Bazen de en yakınımız, yüreğimizin en derin köşesine dokunmuş birisi bir anda çekip gidiveriyor. Ama işte mesele, o ayrılığın ardından ardımızda ne bıraktığımızdır. Kırık kalpler mi, yürekten dökülen gözyaşları mı? Yoksa bir tebessüm, bir “iyi ki tanımışım” hissi mi? Fırtınalar koparmayın. Herkesin bir hikâyesi var, belki sizin hikâyenizde daha büyük bir fırtına yazılmış, belki onun içindeki kasırgaları siz bile göremiyorsunuz. Kırmayın, dökmeyin. Sevdiklerinizi en çok sevdiğiniz anlarda bile incitmeyin. Çünkü bir gün gelir, “ah, keşke son sözüm daha güzel olsaydı” dersiniz ama o cümle hiç duyulmaz. Sevdiğiniz birini kaybetmek, hayatın acımasız bir gerçeği. Ama asıl mesele, o kaybın ardından ne hissettiğinizdir. Eğer kalbinizden öfkeyi, nefreti biriktirirseniz, bu yükü taşımak sizin omuzlarınızı ezer. O yüzden, size kötü bi...

Okuyan Kadın Tehlikelidir

Resim
Okuyan kadınlar… Hangi sayfayı çevirseniz, hangi hikayeye dalarsanız dalın, bu cümlelerde saklı bir hakikatin yansımasını görebilirsiniz. Onlar bir kitabın ilk satırını okurken sıradan bir insan gibi görünür, ama aslında bir dünyadan diğerine geçmenin anahtarını çeviriyorlardır. Onlar için okuma, yalnızca bir eylem değildir; bir hayat biçimidir, bazen de bir başkaldırı. Çünkü okuyan kadınlar, asla sıkılmazlar. Her zaman bir kaçış rotaları vardır ve bu rotalar, kimileri için yıkıcıdır. Bir kadın, elinde kitapla sessizce oturduğunda aslında ne yaptığını kimse bilemez. O, gözlerini kelimelerde gezdirirken belki bir yazarın yarattığı dünyayı keşfediyordur, belki de kendi dünyasını kuruyordur. Kitaplara âşık olan kadınlar, bazen onları sevmeyen insanlar için tehlikelidir. Çünkü o kadınlar, hikâyelerden güç alır, karakterlerden ilham bulur. Eğer sen onları incitirsen, eğer bir kadın, hayallerine sırt çevirmek zorunda kalırsa, bunun bedeli büyük olur. O kadın, bir gün seni terk eder ve başka...

Aşk ve Hasret Nazım Hikmet

Resim
  Aşka âşık bir devrimci geçti bu dünyadan… Nazım Hikmet’ti o. Yüreği kocaman, kelimeleri kılıç gibi keskin bir adam. Ama öyle bir adamdı ki, ne zaman aşk ile vatan arasında kalsa, hep vatandan yana koydu yüreğini. Aşkından, sevdiği kadınlardan bile vazgeçti bazen. Ama vatandan, o toprağa olan hasretten asla. İşte o yüzden, Nazım’ın hayatında aşk hep biraz eksik, biraz yarım kaldı. Piraye… Ah, Piraye! Nazım’ın en derin sevdası. O, Piraye’ye “Senin adını kol saatimin kayışına yazdım,” demişti. Bu söz, Nazım’ın aşkını öyle güzel anlatıyordu ki, insan okudukça bir yutkunur, bir durur. Düşünsene, sevdiğin bir adam, senin adını zamanın bile üzerine yazar. Ama işte hayat, aşkı bazen zorlar, bazen de unutturur. O kol saatinde bir gün Piraye’nin adı silindi, yerine Vera yazıldı. İşte o gün, aşk biraz öldü. Aşk ve Hasret Nazım, hayatı boyunca hep bir şeylere hasret kaldı. Bir yandan memleketi vardı aklında, öte yandan sevdiği kadınlar. Hapishane duvarları arasında yazdığı şiirlerde Pi...

Nazım Hikmet

Resim
Bugün 15 Ocak… Hani deriz ya, bazen bir gün gelir, her şey değişir diye. İşte o gün, 1902 yılında, Selanik’te doğan Nazım Hikmet’le başlar. Bu tarih, yalnızca bir şairin doğduğu gün değil, aslında dünya, bir devrimciyle, halkın sesiyle, özgürlüğün en güzel şekliyle tanışır. Nazım Hikmet, kelimeleriyle öyle bir dünyaya dokundu ki, her bir mısra bir halkın özlemini, her bir dizede bir milletin umutlarını bulduk. Bugün, Nazım’ın doğum günü, sadece ona değil, onun kalemiyle yazılan tüm direnişe, sevdaya, özgürlüğe saygı duruşudur. Nazım, sadece bir şair değil, halkının sesini, nefesini, ruhunu kalemle dünyaya duyuran bir adamdı. Onun şiirleri, bazen bir çocuğun neşesi gibi neşelendirir, bazen de bir milletin acısıyla sızlatır. O, hem geçmişi anlatırken hem de geleceğe dair umutları büyütürken hiç susmaz. Bir milletin bağımsızlık mücadelesini ve bir halkın özgürlük arayışını hiç bitmeyen bir şarkı gibi söyler. Nazım Hikmet doğarken, aslında sadece bir insan değil, bir halkın çığlığı dünyaya...

**Menschenrechte Universell**

Resim
Menschenrechte sind universal und sollen jedem Menschen, unabhängig von Herkunft, Nationalität, Geschlecht, Religion oder sozialem Status, zugänglich sein. Die Universalität der Menschenrechte bedeutet, dass diese Rechte jedem Menschen überall auf der Welt zustehen und dass sie nicht durch kulturelle, politische oder wirtschaftliche Unterschiede eingeschränkt werden sollten. Ein grundlegendes Prinzip der Menschenrechte ist die Gleichheit aller Menschen. Dies impliziert, dass jeder Mensch das Recht auf ein Leben in Würde und Freiheit hat. Die Universalität der Menschenrechte schreibt vor, dass alle Menschen gleiche Chancen und Möglichkeiten haben sollten, unabhängig von ihrem Hintergrund. Dies umfasst das Recht auf Leben, Freiheit, Sicherheit der Person, Schutz vor Diskriminierung und die Freiheit, sich frei zu bewegen und eine Nationalität zu haben. Insbesondere im Kontext von Flüchtlingen und Migranten zeigt sich die Bedeutung der Universalität der Menschenrechte. Flüchtlinge, die ihr...

Mütevazılık, Empati, Vicdan

Resim
  Gerçek Elitizmin Yeniden Tanımı. !!! Bir sabah uyandım ve fark ettim ki, düşüncelerim hiç de bana özgü değildi. Kendimi, yalnızca çok özel bir azınlığa ait zannettiğim fikirlerimle diğerlerinden farklı sanarken, aslında o fikirlerin geniş bir insan kitlesi tarafından paylaşıldığını gördüm. Bu farkındalık, beni elitizm üzerine yeniden düşünmeye sevk etti. Elitizm dediğimiz şeyin, sanıldığı gibi yüksek bir entelektüel veya ahlaki düzeyi ifade etmediğini; daha çok ekonomik güce ve sosyal statüye dayalı bir yanılsama olduğunu fark ettim. Zamanla anladım ki, elitizmin bugünkü algısı çarpık bir yapı üzerine kurulu. Kendilerini “elit” olarak nitelendiren gruplar, çoğu zaman finansal avantajlarını veya toplumsal ayrıcalıklarını kullanarak bu unvana sahip oluyorlar. Oysa gerçek anlamda elit olmak, ahlaki, vicdani ve insani değerlerle şekillenir. Zenginlik veya sosyal statü, bu değerlerin yerine geçemez. Ne yazık ki bugünün dünyasında, bu çarpıklık derinleşerek insanları sınıflara ayır...